Merhaba,
Ben Ali. Benim polen, küf, ev akarı ve lateks alerjim var.
Merhaba,
Ben de Aslı. Benim de besin ve ilaç alerjim var.
Bugün seninle yaşadığımız şehirde bir geziye çıkacağız ve alerjik hastalıklarımızla ilgili almamız gereken önlemleri öğreneceğiz.
Haydi, şimdi karşına çıkan yıldızların üzerine tıklayarak oyuna başla. Bu oyunda kaybetmek yok, çünkü hepimiz yeni bilgiler öğrenerek kazanacağız.
Odamız evin içinde en çok zaman geçirdiğimiz mekân. Sadece oyun oynarken değil, uyurken de bütün geceyi odamızda geçiriyoruz. Bu yüzden odamızı temiz ve düzenli tutmamız daha rahat nefes almamızı sağlayacaktır.
Kitaplarımızı ve oyuncaklarımızı toz tutmaması için kapalı bir dolapta tutalım. Her hafta odamızı temizlerken ailemize yardım edelim ve her gün odamızı havalandıralım.
Kullandığımız boya, kalem, silgi gibi kırtasiye malzemelerini alırken üzerinde aşağıda yer alan sembollerin olmasına dikkat edelim. İçerik etiketlerini mutlaka ailemiz ile birlikte kontrol edelim.
Oyun hamuru ya da slime gibi malzemelerin içinde cildimize zarar verebilecek maddeler olabilir. O yüzden kullanmadan önce mutlaka ailemize danışalım.
Ev akarları bizim gözle göremeyeceğimiz kadar küçük ve zararsız canlılardır. Ancak onların vücut salgıları bazı kişilerde alerjiye neden olabilir. Fark etmeden soluduğumuz ev akarlarının kokusu hapşırma, öksürme, rahat nefes alamama, kaşınma gibi şikâyetlere neden olabilir.
Bunu engellemek için yatak, yastık ve yorganımıza akarların geçemeyeceği kılıflar takabiliriz. Odamızda halı yerine ince pamuklu bir kilim kullanabilir ve sık sık çamaşır makinesinde 60 derece üzerinde yıkayabiliriz.
Tüylü pelüş oyuncak kullanmaktan kaçınmalıyız ama çok sevdiğimiz bir pelüş oyuncak varsa onu akarlardan korumak için sık sık yıkayabilir ya da bir poşete koyup bir gün boyunca buzdolabının derin dondurucusunda bekletebiliriz.
Banyo yaparken ortaya çıkan sıcak hava buharı neme neden olur. Nemli zeminlerde de yeşil-siyah renkli, yosuna benzer küfler oluşabilir. Küf mantarının ortama yaydığı, gözle göremediğimiz ama soluyarak içimize girebilen bazı maddeler bazı kişilerde alerjiye neden olabilir. Bu da sık hapşırma, sık öksürme, rahat nefes alamama, gözlerde sulanma, kaşıntı gibi şikâyetlere yol açar.
Bu yüzden banyo yaptıktan sonra havalandırma penceresini açarak buharın dışarı çıkmasını sağlamamız gerekir. Yine banyo zeminlerini kullandıktan sonra kurularsak küflerin oluşmasını engelleyebiliriz. Daha önceden oluşan küfler varsa ailemize haber vermeli ve onlar temizlik yaparken başka bir odada beklemeliyiz.
Banyo yaparken cildimize uygun, doktorumuzun önerdiği şampuan ve duş jelini kullanmalıyız. Yıkandığımız suyun çok sıcak veya çok soğuk olmamasına özen göstermeliyiz. Cildimizi acıtmayan, yumuşak bir banyo süngeri kullanmalıyız. Eğer çabuk kuruyan ve kaşınan bir cildimiz varsa suyun altında çok uzun süre kalmamaya ve kurulandıktan hemen sonra vücudumuza nemlendirici sürmeye dikkat etmeliyiz. Özellikle kışın soğuk havada, yazın güneş altında çok kalmamaya dikkat etmeliyiz. Bazen cildimize gün içinde birkaç kez nemlendirici sürmemiz gerekebilir. Nemlendiriciler cildimizi yumuşatarak kaşınmasına engel olacaktır.
Evde hem temizlik için hem de çamaşırları yıkamak için kullandığımız deterjanlar da alerjik şikâyetlere yol açabilir. Bu yüzden mümkün olduğunca doğal içerikli, organik temizlik malzemeleri kullanmalı, ağır kokusu olan çamaşır suyu gibi malzemeleri tercih etmemeliyiz. Ailemiz yanımızda olmadan temizlik malzemelerine kesinlikle dokunmamalıyız.
Yeni aldığımız kıyafetleri giymeden önce doğal içerikli bir deterjanla 60 derece üzerinde yıkamalıyız. Kokulu parfüm içeren yumuşatıcılar kullanmamalıyız. Bu kokular özellikle astım hastalığımız varsa bizi rahatsız edebilir. Ayrıca çamaşırları evin içinde kurutmamalı, varsa kurutma makinesini tercih etmeliyiz.
Evde çiçek veya bitki yetiştirmek çok güzel bir hobi ancak saksıdaki toprak uzun süre ıslak kaldığı için küf üretebilir ve küf alerjisi olan kişiler için sakıncalı olabilir. Ayrıca bitkiler polen adı verilen, bazen gözle görülemeyecek kadar küçük parçacıklar üretirler. Bu parçacıklar havaya karışarak nefes aldığımızda içimize girebilir ve eğer polen alerjimiz varsa sık hapşırma, sık öksürme, rahat nefes alamama, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi şikâyetlere neden olabilir.
Bu yüzden çiçek ve bitkilerimizi evin içi yerine bahçemizde ya da balkonumuzda tutmalıyız. Eğer çim polenine alerjimiz varsa bahçemizdeki çimlerin sık sık biçilmesi gerekir. Biçme işlemi esnasında evin içinde pencereleri kapalı tutarak beklemeliyiz.
Alerjimiz nedeniyle bitki yetiştirmekten, tohum ekmekten çekinmeyelim. Mümkün olduğunca açık havada zaman geçirelim, ailemize bahçe işlerinde yardım edelim.
Aynı yatak odamızda olduğu gibi salonda da dağınıklık yapmaktan kaçınalım, toz tutmamaları için kitaplarımızı kapaklı kitaplıklarda tutmaya çalışalım.
Evimizde düzenli temizlik yaparak tozların birikmesine izin vermeyelim. Temizlik yaparken kullandığımız süpürgenin Hepa adı verilen bir filtresi olması gerekir. Böylece süpürgemiz içine çektiği tozları ve kirleri çok iyi bir şekilde saklayacaktır. Ailemizden süpürgenin filtresini kontrol etmesini rica edebiliriz.
Evde kedi, köpek, kuş, tavşan, hampster gibi evcil hayvanlar beslemek çok keyifli. Evcil hayvanlar, insanların en yakın dostudur. Ancak evcil hayvanların tüyleri bazı alerjik kişileri rahatsız edebilir. Eğer eve evcil bir hayvan almak istiyorsak önce doktorumuza danışarak alerji testleri yaptırabiliriz.
Eğer evimizde bir evcil hayvan varsa burun akıntısı, sık hapşırma, sık öksürme, rahat nefes alamama, kaşıntı, cildimizde kızarıklık gibi şikâyetlerimiz de oluyorsa mutlaka doktorumuza danışmalıyız. Şikâyetlerimizin nedeni beslediğimiz evcil hayvansa, onu evden uzaklaştırma kararı vermeden önce mutlaka doktorumuzun bize tavsiye ettiği tedavi yöntemlerini denemeliyiz.
Ev akarları bizim gözle göremeyeceğimiz kadar küçük ve zararsız canlılardır. Ancak onların vücut salgıları bazı kişilerde alerjiye neden olabilir. Fark etmeden soluduğumuz ev akarlarının kokusu bizde hapşırma, öksürme, rahat nefes alamama, kaşınma gibi şikâyetlere neden olabilir.
Ev akarları en çok kumaş yüzeylerde yaşar, yani salonda halı, koltuk, perde ve yatak odamızda yatak, yorgan, yastık yüzeyleri gibi…
Ev akarlarının çoğalmasını önlemek için ev içi sıcaklık en fazla 22 derece ve nem oranı yüzde 50 civarı olmalıdır. Bunu kontrol etmek için basit bir ev içi termometre ve nem ölçer kullanabiliriz. Evimizi her gün havalandırarak bu cihazlardaki verileri ailemizle birlikte kontrol edebiliriz.
Sigara, pipo, nargile gibi tütün ürünlerinden çıkan duman herkes için çok tehlikelidir. Alerji ve astım hastası çocuklar bu dumandan daha fazla etkilenebilirler ve sık öksürme, rahat nefes alamama gibi şikâyetler gösterebilirler.
Anne veya babamız gündüz iş yerinde veya evimizin balkonunda dahi sigara içse, onların üzerine ve ağzına sinen kokuyu biz çocuklar da solumuş oluruz.
Bu yüzden ailemizdeki yetişkinlerin ve misafirlerimizin bu konuda çok dikkatli olması gerekir. Siz de onlardan sigarayı bırakma konusunda kararlı olmalarını isteyebilirsiniz.
Bazı kişiler çeşitli besinler nedeniyle alerjik belirtiler gösterebilir. Bu belirtiler çok ani ortaya çıkabilir ve cildimizde kızarıklık, kaşıntı, şişme, rahat nefes alamama, hatta nadiren bayılma şeklinde görülebilir. Bazen ise bir besini yedikten saatler hatta günler sonra cildimizde kızarıklık, kaşıntı veya kusma, karın ağrısı, ishal ya da kabızlık şeklinde görülebilir. En sık alerjiye neden olan besinler süt, yumurta, buğday, soya, balık, deniz ürünleri, fıstık ve fındık, badem, ceviz gibi kabuklu yemişlerdir. Ancak başka besinler de alerjiye sebep olabilir. Bunu tespit etmek için doktorumuza başvurmamız gerekir.
Eğer bilinen bir besin alerjimiz varsa evde ve dışarıda yediğimiz yemek bize dokunan besinleri içermemelidir. Bizim için güvenli ve güvenli olmayan besinleri öğrenmemiz ve çevremizde bize yiyecek teklif eden kişileri bu konuda uyarmamız hastalanmamızı önleyecektir. Yemek yaparken ailemize yardım ederek birlikte güvenli yemekler hazırlamayı öğrenebiliriz. İçeriğinden emin olmadığımız bir yiyecek olursa her zaman önce ailemize danışmalıyız.
Evimizde yemek yediğimiz tabak, çatal, kaşık ya da su içtiğimiz bardakların bize özel olmasına dikkat etmeliyiz. Mutfak gereçleri üzerine alerjimiz olan bir besin yanlışlıkla değebilir. Bu yüzden temiz olduğundan emin olduğumuz gereçleri kullanmalıyız.
Evde bulaşıkları yıkamak için kullandığımız deterjanlar için de mümkün olduğunca doğal içerikli, organik deterjanlar tercih etmeliyiz.
Eğer besinlere dokunduğumuzda ya da kokladığımızda alerjik belirtiler gösteriyorsak çevremizdekileri bu konuda uyarabilir ve alerjimiz olan besinleri tükettiklerinde yanımıza gelmeden önce ellerini ve ağızlarını iyice yıkamalarını isteyebiliriz. Bizim için yemek hazırlayacak kişileri önceden mutlaka alerjimiz olan besinler hakkında uyarmalıyız.
Hamam böceği gibi evimizde gizlenerek yaşayan bazı böcekler havaya saldıkları koku nedeniyle bazı kişilerde alerjiye neden olabilirler. Bu böcekler gündüz saklanıp gece biz uyurken ortaya çıktıkları için çoğu zaman onları fark etmeyebiliriz. Bu böcekler evimize yemek aramak için geldiklerinden, onları uzaklaştırmak için yerlerde ve mutfak tezgâhlarında yiyecek artığı bırakmamaya, çöpleri düzenli bir şekilde boşaltıp çöp kutularını temiz tutmaya özen göstermeliyiz. Evimizi temiz tutmak konusunda biz de ailemize yardımcı olabiliriz.
Polen alerjimiz varsa özellikle sabah erken ve akşam saatlerinde dışarıda geçireceğimiz zamanı daha kısa tutmalıyız. Eve geldiğimizde kıyafetlerimizi değiştirip duş yaparak üzerimize yapışan polenlerden arınabiliriz.
Araba ile seyahat ederken de camları kapalı tutarak gerekirse havalandırmayı çalıştırabiliriz. Aracımızdaki klima filtrelerinin Hepa olmasına ve düzenli olarak değiştirilmesine dikkat etmeliyiz. Bu konuda ailemize hatırlatma yapabiliriz.
Besin alerjisi bazı kişilerin çeşitli besinlere karşı alerjik belirtiler göstermesidir. En sık alerjiye neden olan besinler süt, yumurta, buğday, soya, balık, deniz ürünleri, fıstık ve fındık, badem, ceviz gibi kabuklu yemişlerdir. Ancak başka besinler de alerjiye sebep olabilir. Bunu tespit etmek için doktorumuza başvurmamız gerekir.
Eğer bilinen bir besin alerjimiz varsa okulda bizim için güvenli besinler pişirilebilir ya da evden kendimiz yemeğimizi termosla okula getirebiliriz. Yemek yerken yanımızdaki arkadaşlarımızla yemeklerimizi paylaşmamamız gerekir. Ayrıca okulda içeriğinden emin olmadığımız bir yiyecekle karşılaşırsak her zaman önce öğretmenimize danışmalıyız.
Eğer besin alerjimiz varsa okulda yediğimiz yemekler bize dokunan besinleri içermemelidir. Bizim için güvenli ve güvenli olmayan besinleri öğrenmeliyiz. Öğretmenimizin yanı sıra yemekhane personelini de besin alerjimiz konusunda uyarmalı ve ailemizle birlikte onlara yazılı bilgilendirme yapmalıyız.
Eğer okulda sıraya girip açık büfeden yemek alacaksak yemeğimizin diğer yiyeceklere bulaşmamasına, temiz bir kaşıkla servis edilmesine dikkat etmeliyiz.
Okulumuzda paketli gıda satılan otomat veya kantin bulunabilir. Paketli gıdalar çok fazla tuz, şeker ve yağ içerdikleri için sağlığımız için faydalı değildir. Ayrıca besin alerjimiz varsa paketli gıdaların içerik etiketini kontrol etmeden yemememiz gerekir. Bunun için yanımızdaki bir yetişkinden yardım isteyebiliriz.
Paketli gıdalar ne kadar çekici görünse de sağlığımız için yediklerimize dikkat etmeli ve besin alerjimiz varsa arkadaşlarımızın yediklerinin bize dokunabileceğini unutmamalıyız.
Okulumuzdaki tüm öğretmenlerin, yöneticilerin ve çalışanların nelere karşı alerjimiz olduğunu bilmeleri gerekir. Bunun için okula kayıt olurken ailemizin okula yazılı bilgi vermesi gereklidir.
Eğer solunum yolu alerjimiz veya astım hastalığımız varsa öğretmenimizin kullandığı deodorant, parfüm, kolonya gibi keskin kokular bizi rahatsız edebilir. Eğer hayvan tüyü alerjimiz varsa, öğretmenimiz de evde evcil hayvan besliyorsa okula temiz kıyafetlerle gelmesini rica etmemiz çok önemlidir. Aynı durum sınıf arkadaşlarımız için de geçerlidir.
Ayrıca besin alerjimiz varsa ailemizin öğretmenimizi sınıfa dışarıdan yiyecek getirilmemesi ve dağıtılmaması konusunda uyarması gerekir.
Okulda kullandığımız tüm kırtasiye malzemelerine dikkat etmemiz gerekir. Bazı ürünlerin içerikleri bizim için güvenli olmayabilir. Mesela kokulu kalem, silgi gibi ürünlerden kaçınmamız gerekir. Yapıştırıcımız su bazlı olmalı ve keskin kokusu bulunmamalıdır. Özellikle plastik içeren kırtasiye malzemelerimiz güvenilir markalardan ve sertifikalı olmalıdır. Oyun hamuru ya da slime gibi malzemelerin içinde cildimize zarar verebilecek maddeler olabilir. O yüzden kullanmadan önce mutlaka öğretmenimize danışmamız gerekir. Eğer bir etkinlikte veya deneyde daha önce hiç karşılaşmadığımız bir malzeme kullanılacaksa öğretmenimizden ailemize danışmasını rica etmeliyiz.
Eğer sınıfımızda tebeşirli tahta kullanılıyorsa ve astım hastalığımız varsa öğretmenimizi mutlaka uyarmalıyız.
Okulumuzdaki revirde görevli hemşire ya da doktor varsa tüm kullandığımız ilaçları onlara teslim etmeliyiz. Aksi takdirde ailemizin ilaçlarımızı öğretmenimize teslim etmesi ve uygulama şeklini göstermesi gerekir.
Eğer okulda kendimizi iyi hissetmezsek hemen öğretmenimize haber vererek ilaçlarımıza erişmemiz çok önemlidir. Arkadaşlarımıza da önceden hastalığımızı anlatarak kendimizi iyi hissetmediğimiz durumlarda hemen öğretmenimizi çağırmalarını isteyebiliriz.
Eğer bir ilaca karşı alerjimiz varsa bunu mutlaka öğretmenimize ve revir görevlilerine önceden bildirmeliyiz.
Okulumuzda temizlik kurallarına uymamız çok önemlidir. Özellikle yemekten önce ve sonra, tuvaleti kullandıktan sonra ellerimizi sabunla yıkamalıyız. Okulda kullandığımız sabun, evde kullandığımızdan farklı olabilir. Eğer bu sabun ellerimizde kaşıntı, kuruluk, kızarıklık gibi sorunlara neden oluyorsa okula bilgi vermemiz, hatta kendi sabunumuzu evden getirmemiz gerekebilir.
Ayrıca tuvaletlerin temizliği esnasında ağır kokulu temizlik malzemeleri kullanılıyor olabilir. Bu kokular bizi rahatsız ediyorsa okula bilgi vermeli ve özellikle temizlik yapıldıktan hemen sonra tuvaleti kullanmamaya çalışmalıyız.
Beden eğitimi dersleri sağlıklı kalmamız için çok önemlidir. Ancak spor yaparken astım atağı başlıyorsa ve nefes almakta zorlanıyorsak mutlaka doktorumuzla konuşmalı, onun izin verdiği spor faaliyetlerine katılmalıyız. Doktorumuzun vereceği önerileri okuldaki beden eğitimi öğretmenimize anlatmalıyız.
Pek çok astım hastası kontrollü şekilde spor yapabilir hatta bu sayede nefes almalarını güçlendirerek daha sağlıklı olabilirler. Spor yapmadan önce beden öğretmeninizin göstereceği ısınma hareketlerini yapmanız çok önemlidir.
Astım hastaları için en çok yüzme tavsiye edilmektedir. Eğer imkanınınız varsa yaz aylarında bol bol denizde yüzmek astım hastalığınıza çok iyi gelecektir.
Bitkiler polen adı verilen, bazen gözle görülemeyecek kadar küçük parçacıklar üretirler. Bu parçacıklar havaya karışarak nefes aldığımızda içimize girebilir ve eğer polen alerjimiz varsa sık hapşırma, sık öksürme, rahat nefes alamama, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi şikâyetlere neden olabilir.
Bu yüzden polen alerjimiz varsa özellikle sabah erken ve akşam saatlerinde dışarıda geçireceğimiz zamanı daha kısa tutmalıyız. Eve geldiğimizde kıyafetlerimizi değiştirip duş yaparak üzerimize yapışan polenlerden arınabiliriz. Eğer çim polenine alerjimiz varsa çimlerin biçilmesi esnasında evin içinde pencereleri kapalı tutarak beklemeliyiz.
Polen alerjimiz dışarıya çıkıp arkadaşlarımızla açık havada oynamaya engel değildir. Doktorumuza şikâyetlerimizi anlatarak bizi rahatlatacak bir tedavi uygulamasını isteyebiliriz.
Bazı alerjik kişiler yiyecekleri sadece yediklerinde değil, dokunduklarında ya da kokusunu soluduklarında dahi rahatsızlık hissedebilirler. Bu yüzden park ve oyun alanları gibi herkese açık alanlarda yiyecek tüketilmemesi ve etrafta yiyecek kalıntısı bırakılmaması gerekir. Parklar hepimizin güven içerisinde oynayabileceği alanlardır, bu yüzden çevremizdeki tüm arkadaşlarımızı bu konuda uyarmamız gerekir.
Ayrıca dışarıda bize iyi niyetle yiyecek teklif eden kişilerle karşılaşabiliriz. Bize sunulan yiyeceğin içinde alerjimiz olan bir besin olabilir. Bu yüzden kabul etmeden önce mutlaka yanımızdaki yetişkinden izin almamız gerekir.
Dışarıya çıkarken her zaman yanımızda doktorumuzun bize verdiği ilaçları, varsa astım ilaçlarımızı ve adrenalin oto enjektörümüzü yanımızda taşımamız gerekir. Bunun için ayrı bir çanta hazırlayıp evden çıkarken yanımıza almayı unutmamak ailemizle birlikte bizim de görevimizdir.
Bazı ilaçların belirli sıcaklıklarda tutulması gerekir. Bu yüzden yalıtımlı bir çanta kullanabiliriz. Eğer dışarı çıkarken yanımızda anne veya babamız dışında bir yetişkin olacaksa onun da bu ilaçları nasıl kullanacağını bilmesi gerekir. Bunun için eğitim videolarımızı onlara izletebilirsiniz.
Ayrıca dışarı çıkarken cildimize uygun bir güneş kremi sürmeyi de unutmamalıyız.
Bazı kişilerin lateks adı verilen kauçuk maddeye karşı alerjisi vardır. Bu yüzden lateksten yapılan cisimlere dokunduklarında alerji şikayetleri yaşayabilirler.
Eğer lateks alerjiniz varsa oyun parkındaki bazı oyuncakların lateks içerebileceğini unutmayın. Lateks ayrıca araba lastiklerinde, bazı kıyafetlerde, balonlarda, muayene eldivenlerinde, paket lastiklerinde, biberon ve emziklerde, bazı silgilerde ve yapıştırıcılarda, yatak ve yastıklarda bulunabilir. Bu cisimlerle temas ettiğimizde rahatsızlık hissediyorsak mutlaka doktorumuza anlatmalıyız.
Arılar bitkilerin çoğalmasına destek olan hayvanlardır. Doğanın dengesi için çok önemli olan arılar, sadece kendilerini tehlikede hissettikleri zaman bizi sokarlar. Bunu önlemek için bahar ve yaz aylarında dışarıda vakit geçirirken çiçek desenli kıyafet giymekten kaçınmalı, çiçekli arazilerde yalın ayak dolaşmamalı, elimizde yiyecek tutmamalıyız. Arılar özellikle meyve, meyve suyu gibi tatlı yiyecek ve içeceklere biz fark etmeden konabilirler. Eğer üzerinize bir arı konarsa sakin kalmaya çalışın ve onu itmeyin, ona vurmayın.
Daha önce arı sokması sonrası alerji şikayetleri yaşadıysanız mutlaka doktorunuza anlatıp yanınızda adrenalin oto-enjektör taşıyın.
Arı sokması ile ilgili videomuzu izleyerek daha detaylı bilgi de alabilirsiniz.
Alerjimiz nedeniyle belirli zamanlarda hastaneye giderek doktorumuza muayene olmamız gerekebilir. Bu muayeneler hastalığımızı kontrol altında tutmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürmemiz için çok önemlidir. Muayene esnasında doktorumuzun dediklerini dinleyerek gerekli durumlarda alerji testleri yaptırabiliriz. Bu testler canımızı yakmadan kolayca uygulanan testlerdir. Alerji ve astım testleri hakkındaki eğitim videolarımızı hastaneye gitmeden önce izleyerek sen de bilgi alabilirsin.
Ayrıca muayene sırasında ailemiz doktora sorularını sorarken sıkılmamak için yanımızda kitap, oyuncak, resim kağıdı ve boya kalemleri götürebiliriz.
Düzenli olarak kullandığımız ilaçları temin etmek için de belirli zamanlarda doktora gitmemiz gerekebilir. Kullandığımız hipoalerjenik formüla, alerji şurupları, astım ilaçları, adrenalin oto-enjektör ve kullandığımız diğer ilaçlar bitmeden doktorumuzdan rapor ve reçetelerimizi almalıyız. Bu tarihleri ailemizle birlikte evimizdeki bir takvim üzerine işaretleyebilir ve onlara hatırlatma yapabiliriz.
Eğer bir ilaca karşı alerjimiz varsa ve bizi muayene eden doktor değişirse bunu mutlaka ona anlatmalıyız.
Bazı kişilerde alerji çok ani ortaya çıkabilir ve ciltte kızarıklık, kaşıntı, şişme, rahat nefes alamama, hatta nadiren bayılma şeklinde görülebilir.
Eğer rahat nefes alamıyorsak yanımızdakiler bizi hastaneye hızlı bir şekilde ulaştırmak için ambulans çağırabilir. Ambulansa bindiğimizde sakin kalmaya ve yanımızdaki sağlık görevlilerinin dediklerini yapmaya çalışmalıyız. Sağlık görevlileri bizi en kısa sürede iyileştirmek için ilaç verebilir, yüzümüze daha rahat nefes almamız için oksijen maskesi takabilir ve bizi ailemizle birlikte hemen hastaneye götürebilir. Sağlık görevlilerine kendimizi rahatsız hissetmeye başlamadan önce ne yaptığımızı ya da ne yediğimizi anlatmamız çok önemlidir.